top of page

Siz Kaleminiz Ne Renk?

Dec 29, 2024

3 min read

2

11

0

Eminim ki yazan, yazmayı seven, yazan olmayı seçen ve en nihayetinde yazar olabilen herkesin yazarken kullandığı kalemlerle çok yakın bir ilişkisi vardır.

Sabahattin Ali yazarken hep yeşil mürekkebi tercih edermiş. Doğaya olan sevgisini, yazılarındaki melankolik tınıyı sembolize etmek için bence muhteşem doğru bir tercih.

Ernest Hemingway önce kurşun kalemle yazar sonra daktiloya geçirirmiş, Agatha Christie, Virginia Woolf, Mark Twain dolma kalem kullanırmış. Kafka siyah, Proust mor mürekkep tercih edermiş. Örnekler çok.

Yazma araçları yazarlar için gerçekten çok önemli, yazanlar bilir, yazmak başlı başına bir ritüeldir.

Her yerde yazabilenler olsa da birçok yazar için ortam yazmaya hazır halde olmalı, hazır hale getirilmelidir. Zamanı, atmosferi, materyalleri elbette kişiye özel, belli bir kuralı olması beklenemez ama bir şeyler olmalıdır, bir şeyler bir araya gelmelidir yazmaya oturmadan önce. Öyle masaya oturup haydi ben yazayım demekle olmadığını tüm okur ve yazarlar bilir. Bazen her şey varken bile bir satır yazamadığınız olur. Yazmak… Yaz yaz bitmeyecek bir konu. Ben bugün kalemlerden bahsedeceğim.

Harflerin yan yana gelmesiyle oluşan kelimeler, bir sıraya dizilerek cümleler oluşturur. Yazar, okuyanın anlayacağı, hissedeceği, üzerine düşüneceği cümleleri kurup, bu cümlelerle derdini anlatmak isterken kalemi onun tek yoldaşıdır.

Elle yazmanın yazma sürecini daha organik hale getirdiğini biliyoruz. Kaleminiz kâğıdın üzerinde ahenkle dans ederken hissetmelisiniz yaratım gücünüzü. Ve bilirsiniz ki kâğıdın üzerindeki her bir kıvrım anlam bulacaktır az sonra.

Ben kurşun kalemleri çok severim, kutuların içinde beklerler seçilmek için. Seçtiğim kalemle bir bağ kurarım yazmaya başlamadan önce, yazarken kâğıda her sürtünüşündeki hışırtısını duyarım. Ucu tükendiğinde, sivriltmek için kalemtıraş ile buluşturduğumda da üzülürüm. Babam çakısıyla açar, inceltirdi kalemlerin uçlarını bazen. Bizler kalemtıraş çocuklarıydık. Kurşun kalem kendini tüketerek yok olurken, kâğıdın üzerinde yeniden can bulur, görevini tamamladığı için sevinirim, bir işe yaramaktan daha güzel ne olabilir ki? Artık tutamayacağım kadar küçüldüklerinde ise bir başka kutuda saklarım. Deli olduğumu düşünebilirsiniz ama aynen de böyle benim kalem tutkum. Bitmesinler diye kullanmadığım bir sürü kurşun kalemim var, onların görev sırası da gelecek ben yazmaya devam ederken. ,

Tabii benim kadar olaya bu kadar da anlam yüklemeyen, herhangi bir “tükenmez” kalemle yazanlar da var. J.K. Rowling ilk romanı “Harry Potter ve Felsefe Taşını” yazarken bir kafe de basit bir tükenmez kalem kullanmış. Hemingway’de bir kurşun kalem tutkunu, bir günde kaç kelime yazdığını takip etmek için kalemlerini sıraya dizer ve kullandığı kalemlerin boyunu ölçermiş.

Kurşun kalemlerin yeri bir başka bende, bana çocukluğumu çağrıştırıyor, ilk okulda harfleri öğrenmek için sayfalarca çizdiğimiz çizgileri, o öğrenme heyecanını hatırlatıyor. Hele o kırmızı kalemler, hala aynı dizaynda olması ne kadar güzel, sonraları mavisi ve yeşili de gelmişti kalem kutularımıza, başlıklar, alt çizmeler, kenar süsleri yapmak için. Aman Allah’ım o kadar mutlu olurdum ki, okulların açıldığı o ilk haftalarda, yepyeni hiç açılmamış bir sürü kurşun kalem. Hala kırtasiyelerde kendimi kaybediyorum keyiften.

Sonra kurşun kalemler evrim geçirmeye başladı, uçlular çıktı, biten parçayı arkasına takıp ucundaki yeniyi ittiren kalemler, arkasından 0.5ler, 0.7 ler. 0.9 lar diye ucunun kalınlığına göre adlandırılan kalemler.

Kalemin tarihçesinde mürekkep, kuş tüyleri, hokkalardan, metal uçlardan sonra dolma kalemler var ve en nihayetinde adı tükenmez olan ama illaki tükenen kalemler var. Tahmin edebileceğiniz üzere dolma kalem koleksiyonum da var, sayısı çok değil ama her biri ayrı güzel. Her birinde ayrı renk mürekkep. Yazarken onlar hışırdamıyor, bir balerinin gibi dans ediyor kağıtların üzerinde.

Birçok yazarında dolma kalemleri çok önemli hatta bazılarının marka tercihleri de var. Montblanc en popüler ve prestijli olanlarından. 1906 yılında Almanya’da kurulan firma sahibi, öncelikle sızdırmaz ve kullanımı kolay bir dolma kalem yapmaya yoğunlaşmış. Ve oldukça başarılı olmuş.

Tüm ürünlerinde olan altı köşeli beyaz yıldız Avrupa’nın en yüksek dağı olan Mont Blanc’in simgesi. Sınırlı ürettikleri koleksiyonları var, ünlü yazarların onuruna tasarlanan, sanatı kültürü destekleyen önemli figürlere ithaf edilen. Anlayacağınız o sadece bir dolma kalem değil, dünya genelinde diplomasi, iş dünyası ve sanat alanında prestij olarak kabul edilen bir simge.

Kalemlerden sonra kâğıt ve defterlerle olan aşkımı belki başka bir sefer yazarım.

Ortam hazır olsa, çeşit çeşit kalemlerin olsa da yazmak için önce bir derdin olacak başkalarına anlatmak istediğin, bu derdinle ilgili bilgi birikimin, sonra bunu nasıl anlatacağına dair yöntemin, kelimeleri yan yana getirebilme kabiliyetin ve bunları okura ulaştırabilecek şansın olacak. Kalemin ufuklar açmalı zihinlerde, okuru başka dünyalara götürebilmeli, düşündürebilmeli, hayatlarına bir şeyler katabilmeli. Kaleminiz yazdığı renk bazen mor, bazen yeşil belki çoğu zaman da siyah, ne renk yazarsanız yazın, yazarken umut katın.

Yazmak hiç kolay değil ama yoldaş önemli…


28 Aralık 2024



Dec 29, 2024

3 min read

2

11

0

Comments

Share Your ThoughtsBe the first to write a comment.
bottom of page